"Sadece mükemmel değilim, aynı zamanda İtalyan'ım!"
30 Mart 2012 Cuma
Alcatraz'da Sezon Finali
Bu sezonun yeni JJ Abrams dizisi Alcatraz 13. bölümüyle sezon finalini yaptı. Son bölüme kadar gizemin aydınlanmasını -en azından bir kısmının- beklerken, son bölümle beraber işler daha da karıştı. Aslında beklediğimden daha iyi bir final oldu. Zira dizinin gelişimi fazla umut vermemişti. Her bölüm geri dönen bir mahkumun yakalandığı polisiye bir dizi tadında geçiyordu. Hakkını vermek lazım, mahkum karakterleri çok iyi işleniyor ve hikayeleri gerçekten çok iyi aktarılıyor. Ama nereye kadar? 302 mahkum olduğunu düşününce, bu kıvamda 302 bölüm bekliyorduk (!)
Son bölümle beraber her şeyin arkasında hapishane müdürü James'in olduğunu, Tommy Madsen'in de ona çalıştığını, 60'ta şartlı tahliyesine yardım ettiği ve The Rock'tan ayrılırken kendisine bir telefon numarası verdiği Harlan Simmons'un, geçen zamanda köşeyi döndüğünü öğrendik. Ancak Simmons'un Warden James'e yamuk yaptığı ve Alcatraz'daki şu meşhur odanın anahtarlarından birinin onda olduğunu ortaya çıktı. Tabi acar dedektiflerimiz bu anahtarı ele geçirdi ve diğer 2 anahtarla beraber odayı açmayı başardı. Odadan çıkanlar ise işleri iyice sarpa sardırdı. Mahkumlardan alınan kanların koloidal gümüş takviyesi yapılarak tekrar geri verilmesi sayesinde mahkumların takibinin yapılabildiği bir harita yapıldığı ortaya çıktı. Ve görüldü ki mahkumların geri dönüş yaptığı tek yer San Francisco değil. Ülkenin tüm eyaletlerinde olduklarını gördük. Demek ki 2. sezon da bol bol mahkum kovalıcaz. Aynı odadan bir de yaşlı bir amca çıktı ki, o da 63'lü çatlak doktorlardan birisi muhtemelen, hatta elebaşı, bilemedin Warden James'in yancısı olabilir. Sene 2012 olduğunu öğrendiğinde attığı kahkahayı ben 28 yıldır atamadım. Ağzına sağlık moruk :D
Sonuç olarak vasat ilerleyen dizi, beklentilerimin üzerinde bir sezon finali ile, önümüzdeki sezon için benden bu kadar erken vazgeçmeyin, daha sağlam, daha güçlü geri döneceğim mesajını verdi. Bu arada unutmadan, nalları dikmek üzereyken bıraktığımız Rebecca ölmeyecek tabi ki, Lucy'ye yapılan mucizevi gümüş takviyesi, ona da büyükbabası Tommy Madsen'in kanı ile yapılacak gibi geliyor. Dualarımız onunla, hayırlısı olsun..
Avrupa Golcüsü Topal
La Liga'da Valencia formasıyla ülkemizi efendice gayet güzel temsil eden Mehmet Topal, takımının dün Az Alkmar ile oynadığı Avrupa Ligi maçında maçı 1-1'e getiren beraberlik golünü temiz bir kafa vuruşuyla attı. Kalan sürede Alkmaar 1 gol daha bulup maçı 2-1'e getirse de, deplasmanda alınan bu skor Valencia için avantaj sayılabilir. Tahminim Valencia Mestalla'da turu geçecektir.
Değinmek istediğim konu çok da skorer bir oyuncu olmayan Topal'ın gol dağılımı. Valencia'da 2. sezonunu geçiren oyuncunun çıktığı 33 lig maçında toplam 1 golü var, onu da geçen sezon atmıştı. Oysa bu seneki Avrupa Ligi maçlarında şimdiden 2 gole ulaştı. Hatırlayacaksınız, Stoke City'ye uzaktan, küfreder gibi bir gol atmıştı, bir de dünkü gol. Bu tesadüf müdür, Avrupa maçlarında hocası tarafından farklı görevler mi verilir bilmem ama, Avrupa arenasında Mehmet Topal daha özgüvenli oynuyor sanki. Zira hatırladığım kadarıyla Galatasaray'dayken de böyle bir durum vardı. Ama her ne olursa olsun hem oynadığı futbolla, hem de kişiliğiyle örnek bir futbolcu Topal, gol atmasa kaç yazar?
29 Mart 2012 Perşembe
Yerim Dar
Dün Şampiyonlar Ligi çeyrek final maçında İtalya'da karşılaşan Milan ile Barcelona 0-0 berabere kaldı biliyorsunuz. Güzel maçtı, tek eksik goldü falan falan. Bugün Barcelona cephesinden gelen haberler, açıkçası bizim Barcaya yakıştıramadığımız, ama artık onların bir klasik haline getirdiği cinsten. Maçın oynandığı San Siro'nun zemininin çok kötü olduğunu, futbolcuların bir çok kez sakatlık tehlikesi atlattığını ve bu durumu Uefa'ya şikayet edeceklerini belirtmişler. Guardiola da maçtan sonra bu durumdan yakınmış, zeminin güneş görmediğinden falan bahsetmişti. Milanlı futbolcuların, hatta Interli futbolcuların bütün bir sezonu burada oynadığını düşünürsek, Barcelona'nın şikayet etmeye hakkı yok gibi. Bir de Barca maçı kazansaydı aynı açıklamalar gelecek miydi merak ediyorum. Maçta istediğini alamayan Barca, ihaleyi başka şeylere yıkma peşinde sanki. İstediği olunca efendi olan, olmayınca çirkefleşen çocuklar gibi. Yerimiz dardı diyeydin bari Pep.
Perfume: The Story of a Murderer
Alman yazar Patrick Süskind'ın çok satan Das Parfum isimli romanından uyarlanmış film. Yönetmen yine bir Alman; Tom Tykwer. Oyuncu kadrosunda Dustin Hoffman dışında çok fazla aşina olduğumuz isimler yok. Filmin kahramanı Jean Baptiste Grenouille'i İngiliz aktör Ben Whishaw canlandırıyor. Oynaması zor bir karakter, fazla konuşmayan, daha çok koklayan biri, buna rağmen çok iyi oynamış. Gerçekten hayran bıraktı performansına. Aslında geç kalmışım 2006 çıkışlı bu güzel filmi izlemekte. Son yıllarda izlediğim en iyi filmlerden birisi. Final bölümleri sönük kalmasına rağmen, sonu çok iyi bağlanmamasına rağmen etkilendim baya. Bir insanın tutkuları uğruna ne kadar ileri gidebileceğini görüyorsunuz. Hala izlemeyen varsa listenin ilk sıralarına eklesin derim. IMDB puanı 7.5, ben 9 verdim.
Yok Artık LeBron
Bu sefer reklam değil. Houston Rockets - Sacramento Kings maçında Rockets'tan Marcus Camby kendi pota altından göndermiş füzeyi. Top elinden çıkarken süre dolmuştu. Bu güzel atış geçerli olmadı. Video altındaki ilk yorum bomba:
Houston we have a problem!
28 Mart 2012 Çarşamba
Adam Zorda
Adam haklı beyler zorda olmakta, zira takımı Milan bu akşam Şampiyonlar Ligi'nin son sahibi Barcelona'yı ağırlayacak. Massimo Allegri'nin fotodaki tipe bak çay demle durumu o yani :D Barcelona bu sene kupayı 2 yıl üst üste alan ilk takım olarak tarihe geçmek istiyor ve bu konuda çok ciddi. Gözüken tabloda onları durdurabilecek tek takım Real Madrid. Fikstüre göre acayip bir durum olmazsa finalde yine bir El Clasico var. Barcanın dublesini Mourinho'dan önce Allegri engelleyebilir mi, zor bea. İlk maçta kendi evlerinde avantajlı bir skor almaya çalışacaklar, sonra Nou Camp'a Allah'a sığınıp çıkacaklar. Allegri'nin dışında Barcaya farklı bilenen bir isim de Zlatan İbrahimovic. Barınamadığı takıma ve hocasına kapağı takmak için yırtınacaktır bu akşam. Diğer Şampiyonlar Ligi çeyrek finali maçında Olimpic Marsilya Fransa'da Bayern'i ağırlayacak. Bol gollü bir maç izlenimi veriyor. Ama yine, maalesef, bir kez daha maçlar D-Smart'ta. Azerbaycan'a sığınmak lazım bu akşam.
Real Fişi Çekti
Real Madrid, beklendiği gibi Apoel'i 3-0 gibi farklı bir skorla geçti. Ama beklendiği kadar kolay olmadı. Güney Kıbrıs temsilcisi 74. dakikaya kadar iyi dayandı aslında. Oyuna sonradan giren Kaka önce 74'te Karim Benzema'ya attırdı, sonra 82'de kendisi attı. 90'da bir kez daha sahne alan Benzema işi bitirdi. Xabi Alonso'nun yokluğunda Nuri Şahin maça 11'de başladı. Asist de yapıyordu ki Bnezema harcadı pasını. Apoel için rüya dün biterken, Santiago Bernabeu'da final yapacaklar. Gecenin diğer Şampiyonlar Ligi maçında, Chelsea Portekiz'de Benfica'yı Kalou'nun tek golüyle mağlup etti, çok büyük bir sürpriz olmazsa iki yarı finalist ilk maçlarda belli olmuş oldu. Gelsin gerisi..
Söz Müzik
Ümit Sayın. Yeni değil albüm, 1 yıl olmuş çıkalı. Sözü müziği kendisine ait şarkıları, aralarında Tarkan, Leman Sam, Bendeniz, İzel, Levent Yüksel'in de bulunduğu 10 farklı sanatçıyla düet yapmış. Favorim Gitme ve Aşkımdan Vazgeçme. Yalnız biraz kırıldık Ümit Sayın'a, hazır düet olayına girmişsin, 10 tane düet patlatmışsın, bir düet de Sinan Akçıl'la yapmaz mı insan? Hayal kırıklığı (!)
27 Mart 2012 Salı
Devlerin Aşkı
Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final haftası daha önce yaşanmamış eşleşmelere sahne olacak. Bu sene devler arenasının en heyecan verici takımı Apoel Nicosia, Lefkoşa'da dünya devi Real Madrid'i ağırlayacak. Bırakın Real Madrid'le Şampiyonlar Liginde çeyrek final oynamayı, bu takımı bir şekilde Güney Kıbrıs'a getirtmek bile büyük başarıdır. Bu Apoel için yeterli olacak mı, yoksa daha fazlasını mı isteyecekler, bunu bu akşam görücez. Rövanşı şu an hesaba katmıyorum, zira Apoel bu akşam iyi bir skor alamazsa, başka bir deyişle turu İspanya'ya bırakırsa ortada tur falan kalmaz zaten. Real Madrid işi bu akşam bitirebilir.
Diğer maçta Benfica Portekiz'de Chelsea'yi ağırlayacak. Yıllardır bu lige damga vuran sömürgeci İngilizlerin hegemonyasına son verildi bu yıl malum. İspanyol takımlarının büyük katkısı var bunda tabi. Son İngiliz Chelsea bu turda Benfica'yı geçse bile, yarı finalde mıhtemelen yine bir İspanyolun kurbanı olacak. Star bu maçı yayınlamayı tercih etmiş. Açıkçası ben Apoel-Real maçını izlemeyi isterdim. Ama bu yoklukta her türlü izlenir. Hızlı başlayan ligde hafta içi maçları, kupa, Euroleague derken fena alıştık hafta içi maç seyretmeye, lig oturunca, süper final de yaklaşırken fikstür düzene girip de hafta içi maç kalmayınca, Euroleague'de de takımlarımız havlu atınca hafta içi hangi maç olsa gideri var. 21:45'te..
At mı O?
Ne atmış arkadaş. Serdal Adalı, şike iddianamesinde İbrahim Akın'a Türkiye Kupası maçında şike yapması karşılığı at verdiği iddiasına karşı savunma yaparken, değil Türkiye Kupası, UEFA Kupasını verseler atımı vermem demiş. Atım da atım. Ne garip milletiz. Herşeyin b*kunu çıkarmasak olmaz. Şike karşılığı at veren başka millet var mıdır? Kop da gel, ayrıl da gel Sedovan, koş, kupaya koş Sedovan!
Amway Arena
Yıkıldı! Geçen seneye kadar NBA takımlarından Orlando Magic'e ve buz hokeyi gibi spor etkinliklerine ev sahipliği yapan salon, ömrünü doldurdu. Orlando Magic geçen sene şehrin diğer tarafında bulunan Amway Center'da maçlarını oynamaya başlamıştı. Biz de olsa yerine otel yapılır derdim ama, bakalım adamlar ne yapacak?
26 Mart 2012 Pazartesi
Süper Final
Artiz mi, ne artizi? diyen amcadan hallice, TFF de play-off mu, o da neymiş, onun adı artık süper final diyerek bir de şekilli bir logo yapmış. Demirören'in ilk icraatı da bu oldu. Süper Ligimizden sonra artık bir de Süper Finalimiz var. 14 Nisan'da başlayacak play-offlar. Pardon Süper Final. Play-off demek yasakmış artık. Toplam 6 hafta malum, her hafta 2 derbi maçı. Şike ile kirlenen sezonun kurtarma paketi. 13 Mayıs'ta şampiyon belli olacak. Belki de daha erken. Süper Finale giderken kazanılmış puanlar ikiye bölünüyor malum, averaj sıfırlanıyor. 1. Şampiyonlar Ligi'ne direkt, 2. ön elemeyle gidiyor, geçtiğimiz senelerle aynı. 3. takım ve Türkiye Kupası Şampiyonu Avrupa Ligi'ne gidiyor. Avrupa Ligi'ne gidecek son takımı ise 20 Mayıs'ta 4. ile 5. arasındaki maç belirleyecek.
1408
Stephen King'in aynı adlı kısa hikayesinden uyarlanan filmin yönetmeni Mikael Hafström. E tabi Stephen King olunca korku ve gerilim peşinden geliyor. Baş rollerde John Cusack ve Samuel L. Jackson var. Film iyi başladı, fena da serpilmedi aslında ama sonra klişeleri aşamadı maalesef. Klasik lanetli bir otel odası ve bu tür yerleri gezen bir yazarın bu odada başından geçen olaylar. Film görsellik olarak tatmin etse de, finalde panenka penaltısı atmaya çalışıp kaleci yatmayınca afallayan Totti misali kalıyor ve beklentileri tam olarak karşılayamıyor. Bir şeyler eksik gibi filmde. Yine de bu türü ve King'i sevenler için izlenebilir. IMDB puanı 6.8, ben 6.5 verdim.
Hayırlı Olsun
bjk.com.tr |
Beşiktaş nihayet yeni başkanına kavuştu. Eski başkanın TFF Başkanlığına bedelsiz transfer olması sonrasında boş kalan koltuk, dün yapılan seçimli olağanüstü kongre toplantısında, 4545 oyun 4027'sini alan Fikret Orman tarafından dolduruldu. Baştan beri kazanmasını istediğimiz isimdi. Aslında 2004'te de onun kazanmasını istiyorduk. Aradaki kayıp 8 yılı telafi etmek çok zor. Ama Fikret Orman, Beşiktaş için yapılması gerekenleri en doğru yoldan, popülist yaklaşımlardan uzak bir şekilde icra edecektir. Güvenimiz ve inancımız tam. Seçim sonrası kendisine sorulan ilk icraatınız ne olacak sorusuna verdiği cevap, taraftarları boş ve ucuz vaatlerle kandırmayacağının, şunu alıcam, bunu kesicem türünden serbest atışlara girmeyeceğinin kanıtı gibiydi: "İlk işim mazbatamı almak olacak."
23 Mart 2012 Cuma
We Bought A Zoo
Yönetmen Cameron Crowe'den gerçek bir hikaye uyarlaması. Baş rollerde Matt Damon ve Scarlett Johansson yer alıyor. Çocuklarıyla beraber zor bir dönemden geçen Benjamin Mee, kötü durumda olan bir hayvanat bahçesini satın alıyor ve olaylar gelişiyor. Kendi halinde, naif ve de zarif bir film. Çocukları, hayvanları seviyorsanız, eğlenceli bir 2 saat vaad ediyor size. IMDB puanı 7.3, ben 7 verdim. Bu arada filmde omuzunda sürekli bir maymun taşıyan herifi birine benzetmiştim. Yerli bir aktöre benziyor diye düşündüm ama meğer Crowe'un bir diğer filmi Almost Famous'taki ergen gazeteciymiş. Vay anasını yeee, yaşlanmışız.
22 Mart 2012 Perşembe
İki Ucu Foklu Değnek
Beşiktaş, Ziraat Türkiye Kupası 2. tur maçında Boluspor'a 1-0 yenilerek kupadan elendi. Salı günü Galatasaray'ın, dün de Trabzonspor'un kupadan erken elenmesi, Carlos Carvalhal'i korkutmuş olacak ki sahaya 1-2 isim dışında ideal 11'ini çıkardı. Boluspor gibi nispeten zayıf bir rakibe karşı as takımla çıkılması eleştirilere sebep olacaktır. Bu tam da yazının başlığında bahsettiğim durum aslında. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, Carvalhal rotasyona girip yedek takımla da çıksa muhtemelen Boluspor galip gelecekti. Ve yine hem takım, hem de hoca eleştirilecekti.
Bu tip tek maçlı eleme sisteminde bu tür sonuçlarla sık sık karşılaşılıyor. Barcelona, Real Madrid gibi takımlar bile bu duruma düşüyorken, artık önemini yitiren ve ligin yanında kimsenin sallamadığı Türkiye Kupası'nda bunları yaşamak sürpriz değil, çok yaşadık, çok da yaşayacağız. Boluspor gibi takımların bu maçlara çok daha farklı gözle baktığı ve farklı motivasyonla hazırlandığı da bir gerçek. Sonuç olarak çok da kafayı takmamak lazım. Sağlık mağlık olsun. En azından Bank Asya takımı:D
Fenomen
Barcelona tarihinin en çok gol atan futbolcusu olmak. 24 yaşında 234 gol atmak. İnsan işi değil. Pele'yi, Best'i, Maradona'yı izleyemedik. Ama Messi'yi izledik diyeceğiz ve kimse diğerlerini sormayacak.
21 Mart 2012 Çarşamba
Yapmayın Gençler
Fabio Coentrao 24. yaşını kutladığı partiden Ronaldo'yla çıkarken ağızda sigara yakalanmış. Geçtiğimiz yaz da Mesut Özil vermişti böyle bir fotoğraf. La arkadaş sporcu adamsın, dünyanın en iyi kulüplerinden birinde top oynuyorsun, eşek yüküyle para kazanıyorsun, ne derdin var da sigara içiyorsun bu yaşta. Mourinho duymuş tabi olayı, affeder mi, keser cezayı, biz de duyarız yakında.
The Girl With The Dragon Tattoo
Hollywood çok ses getiren yabancı filmlere el atıp batırmasıyla da meşhurdur. Bu sefer yönetmen David Fincher olunca farklı beklentilerim vardı. Ama yine olmamış. İlkler her zaman daha iyidir psikolojisi değil, bir filmi yeniden çekiyorsan üzerine birşeyler koyman, ilk filmin önüne geçmen lazım. İsveç menşeili orjinali zaten çok başarılıydı ve büyük beğeni toplamıştı. Hollywood remakei orijinalini hiçbir açıdan yakalayamamış. Oyunculuklar bile daha geride. Daniel Craig gibi, Christopher Plummer gibi isimlere rağmen, David Fincher kendisinden beklenen işi çıkaramamış. İsveçli yazar Stieg Larsson'un romanlarından uyarlanan ve Milenyum Serisi adı verilen İsveç yapımı üç filmi de seyretmiş biri olarak, Fincher'ın bu sevdayı tek filmde bırakmasını ve üçleme peşinde koşmamasını ümit ediyorum. IMDB puanı 8, ben o kadar ettiğini düşünmüyorum. İsveç versiyonu 7.8 almışken, bu olsa olsa 7 eder.
Rakip Macar
EuroChallenge Cup'ta Beşiktaş Milangaz'ın rakibi Macar ekibi Szolnoki Olaj oldu. Beklentim Letonya ekibi Ventspils'in rakibimiz olacağı yönündeydi ama Olaj deplasmanda Ventspils'i 82-78 mağlup edince dörtlü finallere kaldı. Elemeleri geçerek gelen Olaj'ın 9 galibiyeti, 6 mağlubiyeti var. Beşiktaş'ın finale kalacağını düşünüyorum. Tek sıkıntımız, sakatların düzelmesini beklerken, düzelmeleri bir yana üzerine yeni sakatlar vermemiz. Son kurban Serhat Çetin oldu. Ayak bileğinde yırtılma varmış ve 3 hafta uzak kalacakmış parkelerden. Temennimiz çabuk iyileşmeleri ve yeni sakatlanmaların olmaması. 27 Nisan'daki maça kadar tam takım hazır olursak kupayı alma şansımız çok yüksek.
16 Mart 2012 Cuma
Küt 2
Bir daha Mevlüt! Çakma Seba destekli aday Yalçın Karadeniz, foyası ortaya çıkınca adaylıktan çekildiğini açıkladı. Tüm yollar Fikret Orman'a çıkıyor artık. Yakışır. Temennimiz hatır gönülle değil, yönetimde olmayı hak eden basirette ve karakterde isimlerden oluşan sağlam bir listeyle gelmesi.
Ya O Değil de
bjk.com.tr |
Beşiktaş Milangaz EuroChallenge Cup'ta dörtlü finallere kaldı. İlk maçta Almanya'da 1 sayı farkla yendiğimiz Artland Dragons'u (takım ismi değil dövüş kulübü mübarek) İstanbul'da da 77-63 yenerek seriyi 2-0'a getirdik ve iki maçta fişi çektik. Sıkıcı haber ise Carlos Arroyo'nın sakatlanması oldu. Final Four'un diyeti olsa gerek. Çarşamba günü Galatasaray MP liderlik için Shipp'i kurban vermişti hatırlarsınız. Her başarının bir bedeli var, bu aralar bedel tarifesi oyunculara endeksli. 4-6 hafta deniyor dönmesi için, inşallah dörtlü finallere yetişir. Arroyo'nun bu takım için ne kadar önemli olduğundan bahsetmeye gerek yok herhalde.
27-29 Nisan tarihlerinde gerçekleşecek Final Four. 27 Nisan'da rakibimiz BK Ventspils-Szolnoki Olaj eşleşmesinin galibi olacak. Seri 1-1 şu anda. Ventspils Letonya temsilcisi, tahminim onlar olur rakibimiz. Diğer takım Olaj ise Macar takımı. Galip gelirsek 29 Nisan'da final oynayacağız. Gelemezsek de aynı tarihte 3.'lük maçına çıkacağız. O tarihe kadar sakatlar düzelir. Kupayı alır geliriz inşallah. Bu kupayı küçümseyip büyük kupalara uzaktan bakanlar da kupa görmüş olur.
Avrupa
Bize fazla. Annemizin ligi keser bizi. Neyimize Avrupa. Ankaragücü'nü yenmek yeter bize. Şike yeter bize. Tüpçü yeter bize. Kısır tartışmalarımız yeter bize. Çok bilmiş yorumcularımız yeter bize. Ekran başında ne sinirlenicem, ne üzülücem, ne çıldırıcam, gamsız kalecimizin sallamadığını ben mi sallayacam, takımlarımızın olmadığı Avrupa maçları yeter bize, mısırımı patlatırım, olmadı lojistik destek sağlarım, otururum ekranın başına, futbolun keyfini çıkartırım, Barca-Real finalini beklemek bile yeter bize. Ahanda Şampiyonlar Ligi eşleşmeleri:
1/4
APOEL - REAL MADRID
MARSİLYA - BAYERN MÜNİH
BENFICA - CHELSEA
MILAN - BARCELONA
1/2
(MARSİLYA - BAYERN MÜNİH) - (APOEL - REAL MADRID)
(BENFICA - CHELSEA) - (MILAN - BARCELONA)
Bunlar da Avrupa Ligi eşleşmeleri:
1/4
AZ ALKMAAR - VALENCIA
SCHALKE - ATHLETIC BILBAO
SPORTING LIZBON - METALIST
ATLETICO MADRID - HANNOVER 96
1/2
(ATLETICO MADRID - HANNOVER 96) - (AZ ALKMAAR - VALENCIA)
(SPORTING LIZBON - METALIST) - (SCHALKE - ATHLETIC BILBAO)
Tyrannosaur
İsmine bakıp da bir bilim kurgu, bir fantastik film beklemeyin. Bu muazzam afiş kandırmasın sizi. Filmle uzaktan yakından alakası yok. Hikayede geçen bir lakap sadece. Ben olsam "Paramparça Aşklar, Köpekler" derdim, zira bu isim Amores Perros'tan çok bu filme uyardı. İngiliz aksanına doyacağınız filmin yönetmeni Paddy Considine. Başrollerde Peter Mullan, Olivia Colman ve Eddie Marsan var. Mullan, Joseph karakteriyle döktürürken, Trabzonsporlu Colman, Hannah karakteriyle daha üstün bir performans sergileyip şov yapıyor. Gerçekten çok iyi oynamış. Film benim açımdan iyi ile kötünün bol şiddetli bir kavgası. Yavaş gidiyor, ama bütün olarak baktığımızda iyi olduğunu söyleyebilirim. Oyunculuklar için bile seyredilir. Hele bir velet var ki, 60'lık Joseph'e evlat diye hitap ediyor, dayaklık. IMDB puanı 7.6, ben 7 verdim.
Seba'ya Yapılan
Seçim dönemi demek entrika demektir, adam satmak demektir, kuyu kazmak demektir. En azından bizim kültürümüzde böyle. Bunları zaten biliyoruz, alıştık da. Ama Süleyman Seba gibi bir değer üzerinden bu oyunların çevrilmesi çok ayıp. Beşiktaş'ın seçimli kongresi yaklaşıyor malum. Aday olma süreci sona erdi. 4 aday çıktı. Adaylık sürecinde Süleyman Seba'nın Yalçın Karadeniz'i desteklediği ve diğer adayların da bu isim etrafında birleşmesi gerektiğini söylediği iddia edildi. Biz de burada Seba'dan bunları duymanın ne kadar üzücü olduğunu yazdık. Daha sonra Fikret Orman çıktı, benim aday olacağımı bilseydi beni desteklerdi dedi. Neyse ki Seba bu iddiaları yalanladı ve Beşiktaşlılık terbiyesi gereği hiç bir kongre üyesine emir veremeyeceğini söyledi. Kendisine yakışan ve bizim ondan beklediğimiz şeyi yani. Camiada ahlaksızlık her geçen gün büyürken, sahip olduğumuz, bizi biz yapan değerleri yozlaştırmayın bari!
15 Mart 2012 Perşembe
Shipp&Mahmuti
Beko Basketbol Ligi erteleme maçında Banvit'le karşılaştı Galatasaray MP dün. Kazanırsa liderliğe yükselecekti. Kazandı da, aldı liderliği. Ama daha büyük bir şey kaybetti. Shipp'in ayak bileği döndü. Neyse ki korkulduğu kadar kötü değil, bilek kırılmamış, fibula kemiğinde kırık varmış, 6 hafta deniyor. Galatasaray maçı kaybetse daha mutlu olurdu taraftar. Bu kötü olayın tek güzel yanı, Oktay Mahmuti'nin Shipp sedyeye alınana kadar yanında olması ve elini sıkı sıkı tutup bırakmaması oldu. Shipp yanındaki bu baba adam sayesinde içinde bulunduğu kötü duruma rağmen eminim korkmamıştır.
14 Mart 2012 Çarşamba
Küt
Aynen Mevlüt! Sinan Vardar yine adaylıktan çekildi. Bu adama ne hikmetse bir türlü kısmet olmuyor adaylık. Her seçim döneminde önce aday oluyor, sonra çekiliyor. Oyun mu oynuyor napıyor anlamadım. Bir Sinan Vardar klasiği yaşamış olduk böylece. Sonuç olarak 1 aday daha azalmış oldu. Fikret Orman'ın başkanlık yolunda mücadele edeceği 2 rakibi kaldı, artı bir de derin Beşiktaş.
Stevie
liverpoolfc.tv |
Neredeyse unutuyorduk onu. Uzun süredir yoktu piyasada. Sakatlıklar belini bükmüştü ve koca Liverpool artık o koca futbolunu oynamıyordu. Derken Merseyside derbisi çıkageldi. Ve kaptan sahne aldı. Hem de 3 kez. Liverpool, Everton'ı 3-0 ile geçerken goller 34, 51 ve uzatmalarda kaptan Steven Gerrard'dan geldi. Onu böyle sevinirken görmeyi özlemişiz, çok alıştırdı çünkü sevenlerini zamanında. Ve bir kez daha fark ettik ki, Liverpool onla güzel.
Yine Yedi
BundesLigada sıkıntılı günler geçiren Bayern Münih geçtiğimiz Cumartesi Hoffenheim'ı evinde 7-1 ile geçmişti. Dün de Şampiyonlar Liginde yine evinde Basel'i ağırladı Bayern. İlk maçı 1-0 kaybetmişti ve mutlak galibiyete ihtiyacı vardı. Aslında rahat bir şekilde turu geçmesini bekliyordum ama bu kadar değil. Cumartesi günü açtığı tarifeyi açık unutan Bayern aynı tarifeyi Basel'e de uygulamak zorunda kaldı ve yine 7 gollü bir galibiyetle çeyrek finale yükseldi. Üstelik bu sefer gol de yemeden. Mario Gomez 4 golle maçın yıldızı olurken diğer goller Robben (2) ve Müller'den geldi.
Şampiyonlar Liginde diğer maçta, Fransa'da 1-0 mağlup olduğu Marseille'yı ağırlayan Inter, 75'te Milito ile maçı uzatmaya götürecek skoru yakaladı ama uzatmalarda Brandao'nun attığı gol onlar için her şeyi bitirdi. Hemen peşine gelen Mandanda'nın yaptırdığı penaltı ve kırmızı kart sadece skoru değiştirirken turu geçen taraf Marseille oldu. Inter için zaten çok kötü giden bir sezonda, Avrupa arenasından böyle erken ve çok da güçlü olmayan bir rakibe karşı elenmek bazı sonuçları beraberinde getirecektir. Ranieri bavulunu toplamaya başlamıştır çoktan.
İşte Bu!
EuroChallenge Kupası çeyrek final ilk maçında temsilcimiz Beşiktaş Almanya'da Artland Dragons'u 73-74 mağlup etmeyi başardı. Dün ilk maçta deplasmanda alınacak galibiyetin değerinden bahsetmiştim. İki galibiyet yarı final demek. Dörtlü final İstanbul'daki maça kaldı. Milangaz Arena'da alınacak bir galibiyet Beşiktaş'ı bir üst tura çıkaracak, hiç istemeyiz ama aksi durumda tur Almanya'da oynanacak son maça kalacak. Şartlar lehimize, rakibi kendi evinde yenerek psikolojik üstünlüğü elimize aldık. Onlar İstanbul'da baskı altında oynayacaklar. Bu avantajı iyi kullanmamız lazım.
Maça gelirsek, yayın olmadığı için canlı takip edemedik maçı. Beşiktaş yabancı ağırlıklı dar bir rotasyonla oynadı. Benchten skora katkı yapan tek isim 7 sayıyla Kemp. Zaten skor üreten sadece 5 oyuncu var ve hepsi yabancı. Türk oyuncularımız maalesef çok etkisiz kaldı. Maçın en skorer ismi 24 sayıyla Erceg, onu 22 sayıyla Bonsu ve 15 sayıyla Arroyo takip etti. Umarım İstanbul'da da bu verimi alırız oyunculardan. EuroChallenge Kupası küçümsense de, erkekler basketbolunda Avrupa'da takımımızın kalmadığını düşünürsek atlanacak her tur basketbolumuz için bir artı olacaktır. Şu an uzak gözükse de, ki bence ihtimal dahilinde, alınacak bir kupa küçük büyük fark etmez her zaman kupadır.
13 Mart 2012 Salı
Fikret Orman
25 Mart'taki seçim öncesi bugün Fikret Orman da aday olacağını açıkladı. Demirören'e yakınlığıyla bilinen Yalçın Karadeniz'in adaylığını açıklaması üzerine daha önce aday olacağını açıklayan Levent Erdoğan adaylıktan çekildi. Onursal Başkan Süleyman Seba, Yalçın Karadeniz'e destek vereceğini, onun etrafında birleşilmesi gerektiğini söyleyerek hem gerçek Beşiktaşlıları hem de onu sevenleri çok üzdü. Efsane başkanı bu tür hesaplar içinde görmek kötü. Serdal Adalı bu ortamda aday olamayacağını açıklamıştı zaten.
Mevcut durumda 4 aday kaldı. Sinan Vardar, Bülent Deriş, Yalçın Karadeniz ve Fikret Orman. Adaylara şöyle bir bakınca, Beşiktaş'ın geleceği için en uygun ismin Fikret Orman olacağını düşünüyorum. 2004'teki seçimde Yıldırım Demirören'in 162 oy gerisinde kalmasaydı, kulüp bugün belki bu halde olmayacaktı. Her işte bir hayır vardır diyoruz ve 2004'te kıl payı kaçırdığı başkanlığı bu kez almasını umuyoruz. Evet, İsmail Abi'nin dediği gibi, bunu umuyorum Allah'tan.
The Şampiyonlar Ligi
om.net |
Şampiyonlar Ligi 2. tur rövanş maçları oynanmaya devam ediyor. İlk maçta Fransa'da Marseille'ya uzatmalarda yediği golle 1-0 mağlup olan Inter bu akşam rövanşı almak için sahaya çıkacak. İki takım da son haftalarda çok kötü günler geçiriyor. Kendi liglerinde sıvayan takımlar, Şampiyonlar Liginde çeyrek final görmek için her şeyi yapacaktır. Maç Şampiyonlar Ligi saatinde, Star'da.
Diğer maçta Bayern Münih ile Basel karşı karşıya gelecek. İlk maçı İsviçre'de 1-0 kazanmıştı Basel. Formdalar. Son haftalarda kötü giden Bayern ise geçtiğimiz Cumartesi Hoffenheim'ı 7-1 yenerek adeta kötü gidişe küfür etti. Bu gazla Basel'i geçmeleri sürpriz olmaz. Galatasaraylı taraftarlar bu maçı ayrı gözle izleyecekler. Devre arasında çok uğraşmıştı kulüp Basel'den Shaqiri'yi almak için ama olmadı ve Bayern ile anlaştı genç futbolcu sezon sonu için. Bakalım müstakbel takımına yamuk yapacak mı Xherdan Shaqiri?
Rakip Artland Dragons
Erkek basketbolunda ülkemizi Avrupa'da temsil eden tek takım olan Beşiktaş Milangaz, EuroChallenge Kupası çeyrek final maçına çıkıyor akşam. Rakip Alman Artland Dragons. İlk maç Almanya'da. 2 galibiyeti bulan turu geçerek dörtlü finallere kalacak. Ergin Ataman önderliğinde iyi bir takım kurdu Beşiktaş. Kaliteli oyuncularımız var. Türkiye Kupası aldık tarihimizde ilk kez. Beko Basketbol Liginde takım lider şu anda. İyi bir form yakalamış durumdayız. İlk maçı almak önemli zira bu maçta alınacak mağlubiyet, kendi sahamızda galip gelsek bile, turu son maça, rakip sahaya bırakacak ki bu işleri epey zorlaştırır. Gruptan lider çıkamadığımız için saha avantajını kaybettik ve yarı finale kalmak istiyorsak mutlaka deplasmanda bir maç kazanmamız gerekiyor. Akşamki maç kazanmak için daha uygun bence, ilk maçın psikolojisi olacak. Maç TSİ ile 20:30'da, yayın şimdilik yok gibi. Akşama kadar bir sürpriz olursa paylaşırım, olmadı bir şekilde takip ederiz Beşiktaşı.
12 Mart 2012 Pazartesi
Ersanity
Ersan İlyasova hız kesmiyor. Bu sene büyük çıkış yapan, özellikle son maçlarda çılgın atan oyuncumuz, dün de takımının Raptors'u yenmesinde baş rolü oynadı; 31 sayı 12 ribaund. Maçın en skoreri Ersan'ın oyunuyla 105-99 kazandı Bucks. Gözümüz takaslarda.
Ben Bu Oyunu Bozarım
-Oldu, sen boz o zaman ya...
Arkadaş Pazartesiler de sevilir mi ya?
9 Mart 2012 Cuma
Rahvan Gitsin
Beşiktaş hakkında, Atletico maçı hakkında yazasım yok hiç. Müzik paklar bizi. De hocam Veli sol bek oynar mı hiç?
8 Mart 2012 Perşembe
Apoel Rüyada
Platini'nin torpili de bir yere kadar. Şampiyonlar Ligi'nde 2. tura UEFA'nın Fransız Başkanı Platini'nin torpiliyle kalabilen Lyon, kuralarda en kolay takımı çekmişti. Ya da öyle sanmıştı. Güney Kıbrıs temsilcisi Apoel Nicosia, 0-1 mağlup olduğu maçın rövanşında dün Güney Kıbrıs'ta Lyon'u penaltılarla geçerek çeyrek finale yükseldi. Maçın normal süresini 1-0 önde geçen Apoel, bu skoru uzatmalarda da korudu ve maçı penaltılara götürdü. Lyon 5'te 3 yaptı ve Apoel 4 penaltıyı da atınca bir rüya gerçekleşti. Türk futbolunun bir sefer Fenerbahçe ile yakaladığı çeyrek final başarısını, Güney Kıbrıs futboluna yaşattı Apoel. Beğenmesek de, burun kıvırsak da, tebrik etmek lazım. Zira başardıkları az buz bir şey değil.
Beginners
En iyi yardımcı aktör Oscar'ını Christopher Plummer bu filmdeki rolüyle kazandı. Zaten filmde ödül verilebilecek bir tek o varmış. Mike Mills yönetmiş, Plummer'a Ewan McGregor ve Melanie Laurent eşlik etmiş. Oscar filmlerini izlemeyi takıntı yaptım, ama sonu hep hayal kırıklığıyla bitiyor. Midnight in Paris, Descendants ve şimdi de Beginners. Gerçi çok suçlamamak lazım, ödülü film değil, bireysel performansıyla Plummer almış. Tek ona odaklanmak lazımmış demek ki. Film için büyük beklentiye girmemek gerek. Kendi halinde bir film. Beğenmedim, izlemeyen çok şey kaybetmez. IMDB'de 7.2 gibi takılıyor bu aralar, benim sana puanım 5 kanka. Köpek çok güzeldi yalnız.
Rose Rol Çaldı
Sabaha karşı oynanan maçta Bucks Bulls'u ağırladı. Ersan İlyasova kariyer rekorunu kırdığı maçta 32 sayı 10 ribaund ile oynadı. Ersan'ın maçın yıldızı olmasını engelleyen ise son hücumda sayıyı yapan ve takımının 106-104 galip gelmesini sağlayan Derrick Rose oldu. Bir önceki hücumda Ersan kendi aldığı ribaunddan sonra basketi bulmuş ve skoru 104-104'e getirmişti. Ama son sözü Rose'un buzzer beaterı söyledi. Yenilgiye rağmen, Ersan'ın istikrarlı oyununu ve sürekli geliştiğini görmek sevindirici. Bucks gibi bir takımda, Jennings gibi oyuncularla yapabileceğinin en iyisini yapıyor. Umarım en kısa sürede daha başarılı olabileceği potansiyelli bir takıma geçer Ersan.
Son Kurşun
Dün yazacaktım aslında ama iş yoğunluğundan fırsat bulamadım. Evet, Arsenal - Milan maçı. Salı günü 2004'teki Deportivo - Milan eşleşmesini hatırlatıp, yine MiLAN demiştik. Deportivo 4-1 kaybettiği maçın rövanşını 4-0 ile alıp elemişti o dönem Milan'ı. Dejavu yaşama ihtimali azdı zira Arsenal'in bu sene oynadığı inişli çıkışlı futbol herkesin malumu. Buna rağmen Arsenal beklentilerin çok çok üzerinde bir maç çıkarttı. Maça adeta golle başladı takım ve ilk yarı 3-0'ı buldu. Herkes 2. yarı Arsenal'in en az 1 gol daha bulmasını beklerken maç bu sonuçla bitti. 3 kurşun sıkan Arsenal, uzatma için gereken son kurşunu sıkamadı. Maçın kader anı Van Persie'nin Abbiati'nin sektirdiği topu 1 metreden gol yapamamasıydı. Topun dibine iyi girdi ama çok yumuşak vurdu, ofsayt düşüncesi vardı belki de aklında. Böylece Gunners için bir yolculuk daha sona ererken, şu an uzak gözükse de, Wenger yıllardır ısıttığı koltuğunu kaptırmaya bir adım daha yaklaştı.
El İnsaf
Şampiyonlar Ligi 2. tur rövanş maçında Barca ilk maçta Almanya'da 1-3 yendiği Leverkusen'i Nou Camp'ta ağırladı. Maçı 7-1 gibi çok farklı bir skorla kazanan Barca, Leverkusen'i adeta Şampiyonlar Ligi'nden soğuttu. Ayıp. Messi bu maçta 5 gol birden atarak Şampiyonlar Ligi tarihine geçti. Diğer 2 gol genç Tello'dan geldi. Leverkusen'in şeref sayısı uzatmada Bellarabi'den geldi. Maç sonu topu hacılarken görüntülenen Messi "Kırmadığım rekor kalmadı. Rekorların adına feriha koydum. Top benim hakkım." dedi ve el sallayarak olay yerinden uzaklaştı.
6 Mart 2012 Salı
Yine MiLAN?
2004 senesinde Şampiyonlar Liginde çılgın atan Deportivo ilk maçta 4-1 mağlup olduğu Milan'ı, rövanş maçında 4-0 yenerek tur atlamıştı. Bu akşam Arsenal ilk maçta 4-0 mağlup olduğu Milan'ı Emirates'te ağırlayacak. Zihinler dejavu yaşasa da, Arsenal bu dejavuya ışık vermiyor. Her ne kadar Arsenal son maçlarda Tottenham ve Liverpool gibi devleri yenmeyi başarmış olsa da, 2004'te ağzı fena yanan Milan böyle bir acıyı bir daha yaşar mı görücez. Maç akşam 21:45'te, Star'da. Gunners dualarınızı bekliyor.
Sadece Arkadaşız
TFF Başkanı Yıldırım Demirören, UEFA Başkanı Platini ile Nyon'da bir görüşme yaptı malum. Tanışma amaçlı bu görüşmede şike konuşulmamış, İstanbul'da yapılacak olan UEFA Kongresi öncesi son hazırlıklar gözden geçirilmiş, yersen. Federasyon adaylığı sırasında ne FIFA tanırım ne UEFA diyen YD, seçildikten sonra İstanbul'dan kalkıp İsviçre'ye giderek, tanımadığı UEFA ve başkanı ile tanışmış oldu. Tek tanımadığı FIFA kaldı, yakında bir ziyaret de Blatter'e bekliyoruz, hak geçmesin.
Alcatraz
Bu senenin yeni mahsullerinden. Parmaklamadığı dizi kalmayan J. J. Abrams bu diziyi de boş geçmemiş. Lost'un tek bir bölümünü dahi izlemediğim için karşılaştırma yapamayacağım ama JJ'in bir diğer dizisi Fringe ile kıyaslayabilirim. Fringe'i yaklaşık 1.5 sezon izledikten sonra, ameleliğim sonucu format yiyen bilgisayarımdan göçüp gitmişti daha izlemediğim bölümler. Ve bir daha indirip izlemek için en ufak bir istek dahi duymadım. İşte böyle bir diziydi Fringe. Bolca bilim kurgu öğeleri içeren, paralel evrenlerden geçilmeyen bir yapımdı. Alcatraz'da da Fringe'i hatırlatan bölümler var. Sonu benzemez inşallah. 3 ay ağzımıza bir parmak bal çalıp 9 ay kaybolan Dexter'ın yokluğunda merhem olsun yeter.
Henüz Amerika'da yayınlanmamış bölüm dahil (!) 8 bölümünü seyrettim. Hikaye; 1963'te kapatılan meşhur hapishane Alcatraz'dan nakil edilen mahkumların bu sırada kaybolması ve bu olaydan 48 yıl sonra teker teker geri dönmeleri üzerine kurulu. Üstelik hiç yaşlanmamış halde, kayboldukları günkü gibi dönüyorlar. Olayı çözmekle görevli ekip bir bir avlıyor geri dönenleri ve olayın sırrını çözmeye çalışıyor. İşin gizemli tarafı bu ekibin içinde de 63'ten geri dönmüş elemanlar var. Hapishane deneyleri efsanedir, Das Experiment misali mahkumlardan kan alıp, kanla oynayıp geri vermeler, beyne müdahale etmeler ve mahkumları kendi amaçları doğrultusunda yönlendirmeler falan falan. Kısacası olaylar olaylar. The Rock'ta durumlar karışık. Şimdilik iyi gidiyor diyebilirim, merakla bekliyoruz yeni bölümleri. Yalnız bunun da sonunda saçma sapan bir şey çıkarsa, daha da Davos'a gelmem JJ haberin olsun.
Erdal Bakkal II
-İnsanı ailesinin yanında şey edicek sanki, inceden inceden yürüyor adam ya!
5 Mart 2012 Pazartesi
The Descendants
En iyi uyarlama senaryo Oscarı sahibi filmin yönetmeni Alexander Payne. Başrolde George Clooney var. Film ülkemizde "Senden Bana Kalan" adıyla gösterime girdi. Karısını kaybeden bir adamın, ondan kalanlarla ki pek iyi şeyler değil bunlar ve daha önce pek ilgilenmediği iki kızıyla baş etme çabalarını anlatıyor film. Komedi ve dram olarak gözükse de çok mizah öğesi barındırmıyor. Tek başına dram filmi demek daha doğru olacaktır. Bu sene Oscar'ın yaşattığı hayal kırıklığı bu filmle devam ediyor. Ne yemeye Oscar almış anlamadım. Kötü film değil elbette, değişik bir tat bırakıyor insanda ama çok iyi kurgulanmış, şaşırtıcı bir senaryosu yok. Düz bir hikaye ile ağır ağır gidiyor film. Oscarlık değil gibi. IMDB puanı 7.6, ben küsuratlı sayı vermenin dayanılmaz hafifliğiyle 6.9 veriyorum.
Edit: Yazacaktım unutmuşum. George Clooney filmlerde koşmasın artık. Rahmetli Kemal Sunal'dan beter. Hayır yönetmen de garip. Bir kere koşturdun gördün rezaleti, bir daha niye koşturuyorsun ki? Koşmasaydı 7 vericektim filme.
AVB The End
Beklenen son. Andre Villas Boas kovuldu. Sezon sonuna kadar Di Matteo takımın başında. AVB Beşiktaş'a kalır mı?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)